8.15.2012

Tematik Sinema

Dolap Beygiri-1982

“- iyi muhasebeci kimdir biliyor musun Ali?
- kimdir?
- bana vergi ödettirmeyendir tabi.
- çok kazanıyor musun bey amca?
- kazanmasam işim ne evlat!
- o halde verginizi ödeyeceksiniz, yoksa nasıl döner bu çark! nasıl rahat uyursunuz yoksa değil mi?
- kafamı yastığa koyduğum gibi uyurum sana da iyi uykular dilerim!”
Ali fakülteyi henüz bitirmiş bir köylüdür. Babası Ali’nin köyde okumuş etmiş bir adam olarak kalmasındansa büyükşehirde daha rahat bir hayat süreceği düşüncesiyle, onu
İstanbul’a kızının yanına yollar. Lakin çalışmayı umduğu memuriyetlik hiç de Ali’ye
göre değildir. Reis-i evrakların bile menfaat gereği değiştirilmesinin, kalemin mürekkebine bağlı olduğu bir dönemde, namuslu biri olarak Ali sevilmeyen hatta
uzak tutulması gereken bir adam olarak görülür.
Ali, girdiği her memuriyetten, işini fakültede öğrendiği etik kurallara uygun şekilde
yaptığı için kovulur. Yanında kaldığı ablası ve eşi Yakup Bey de Ali’nin ahlakından
yakınmaya başlamışlardır. Yakup:
“Dürüstlük iyi hoş da Kayınço, sen işin uçunu biraz kaçırdın!”
Eşi Ayşo’yla birlikte dönemin İstanbul’unda yaşayan Yakup, kente fazlasıyla entegre olmuş olacak ki menfaati gereği, senaryonun da etrafında döndüğü kayınçosu Ali de
dahil çevresindekileri dolandırmaktan hiç çekinmez. Caminin inşaat paralarını zimmetine geçirmekten kaçak toptancılığa kadar her türlü usulsüz iş Yakup’un usulüne uyar. Onun gözünde insanları dolandırmadan yaşamak enayiliktir. Bu yolla çok para kazanır. Ali her geçen gün küçülürken, Yakup itibar sahibi olur. Öyle ki, Ali’nin babası yazdığı mektupta oğlunun düştüğü duruma şu yorumu getirmiştir:
“Ali’ye ‘haram lokma yeme!’ diyerek en büyük kötülüğü ben ettim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder