8.15.2012

His

Cehennemi bir günün ardından odasına atabildi sonunda kendini.Yorgunluğunu yatağına uzanınca hissetti. Birazdan o tatlı uyku gelir nasılsa. Gelir ve bir günümü daha bitiriverirdi karmaşık düşünceler eşliğinde.
Düşünceler onu çağırır hafiften. Karşı koymazdı illaki. Peşlerinden giderdi. Beklemeye başladı geleceklerini bile bile. Sonra hafiften güler haline. O ne koca bir yalnızlıktı öyle. "Hatta bu yalnızlık bile değil" diye düşündü. Yalnız olsa bir şey olabilirdi belki ama o yine hiçlik kokusunu aldı odasında. Deliriyor muyum acaba diye düşündü ki insanların arasında deli olmayan yoktu. Düşünmeyi bırakmalıyım şu an diye düşünerek düşünmekten kurtulamayacağını düşündü. Hep aynı kısır döngünün içinde buluyordu kendini. Sonra bu düşüncelerle dalarsa uykaya, o denize gidiyordu rüyasında. Kimseyi tanımadığı ama yüzmek zorunda olduğu denize. Suyun dibini göremediği için girmekten korktuğu denizde... Rüyasında o denizi görüyorsa uyandığında hayli canı sıkkın oluyordu. Rüyasında denize girmek zorunda hissediyor ama suya ayağını sokunca geri dönemeyecek olduğunu anlayıp denizde kaybolacağı duygusuyla uyanıyordu. Hayatımın sona erişini hissetmek mi beni korkutuyor diye soruyordu kendine.O hep dalga geçtiği ölümden mi korkuyordu yoksa. Bir an belki ölmekten korkuyorumdur diye sevinmeye başladı; eğer sebep buysa hala onu hayata çeken bir şeyler var demekti. Olur da o şeyi bulursa hayatını, kendini, duyguları düşünmeye başlayabilirdi. Yarın uyandığımda bunu düşüneceğim diye söz verdi kendine. "Ne güzel" diye geçirdi içinden, "olmayan hayatımı belkilerimle mi oluşturmaya başlıyorum ne?"
İyi saçmalamıştı gece gece. Hangi hayattan bahsediyordu. O bir hayatı tercih etmemişti ki. tersini de seçmedi. Onunki arada oksijen tüketip insani birkaç eylem de bulunmaktı.
Mutsuz değildi, mutlu değildi.
Sadece hissizdi ama bunun kendisini eğlendirmesine bile izin vermeyecek kadar hissizleşmişti. Sevmek istemiyordu. Alışmak istemiyordu. O belki de kaçmak ve saklanmak istiyordu küçükken yaptığı gibi. O küçük pencereli iki kişinin zor sığacağı odaya girip perdeyi çekip bu sıkıcı durum karşısında kendini unuttuğu anlardaki gibi olmak istiyordu. Sonu daima kendini unutma çabalarıyla başlayıp uykuyla biten odayı istiyordu. Sonu tam da istediği gibi oldu; uyudu.

Ayşe Erdoğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder